Çocukluk arkadaşıydık seninle
Annelerimiz komşu.
Çok severlerdi bir birlerini
Bizim kadar olmasa da.
Verirlerdi mercimeği fırına
Saatlerce
Biz annelerimizin dizine uzanmış
Bakıyoruz bir birimize,
Gözlerimizle anlatıyoruz,
Bazen tepişmemizle
Kelime haznemiz yetmese de
Ellerimizi uzatıp tutuşuyoruz
Nasıl da tutuşuyoruz!
Aynı bahçede geçti yıllarımız
Sabah uyanınca mahmur
Gözlerimizi ovarak
Birbirimizi arıyoruz bahçede
Güneşin gülüşünden baskın
Birbirimizi görünce gülüşümüz.
Ben senden önce değişiyorum
İlk dişimi hatta ikinciyi.
Seferber oluyor herkes
Dişimi çıkarmak için
Bendeki korkudan ziyade inat.
Velibah yerken düştü
Nasıl ağladım yenilgime
Çok üzülmüştün ağlayışıma
Canım yandı diye.
Sokulmuştuk birbirimize sevgiyle
Herkes bir yana,
Bizimki başka dünya.
İkimiz beraber gidiyorduk bire.
Parmaklarım o kadar ince,
Herkes bakıyor hayretle
Kalemi tutabilecek mi diye
Ne demek….
Daha neleri yenecek bu iradeyle!
En zor da küçük “d” ile “b” yi ayırmak
Öğretmenimiz babam,
Yaklaşıyor yanıma,
Defterin ortasına bakacak
“b” nin karnı diyor.
Yapıyorum artık çok mutlu.
Dolduruyorum sayfayı.
Öbür sayfada yine
“b” nin karnı ortaya
Aaahh çok zordu anlamak.
Senin gözünde görüyorum üzüntümü.
Dokunuşunda hissediyorum
Yardım edişini.
Birgün evcilik oynuyoruz bahçede
Ev yapacağız kendimizce
Koca bir taş buluyoruz
Taşımak istiyoruz ev yerimize
Beraberce.
Bir tarafından sen tutuyorsun
Diğer taraftan ben.
Kaldırıyoruz kıvranarak
Bakıyorsun gözlerine gülerek,
Cilve yapıyorsun.
Bırakacakmış gibi yapıyor,
Korkutuyorsun bir, iki,
Üçüncüde ben bırakıyorum taşı.
Nasıl ağlıyorsun….
Ben kıvranıyorum suçtan acıdan.
Ne kadar güzeldi gözlerin ağlarken
Ne çok burktu yüreğimi
İç çekişin !
Soğuk sularla sabunla ovdular ayağını
Buz gibi oldu yüreğim,
İkimiz de titriyorduk acıdan.
Ben üzgün suçlu bakıyorum,
Sen kırgın değilsin hala!
Kızasın istiyorum,
Daha çok eziliyorum.
İki gün çıkamadın sokağa
Ben de gelemiyorum size
Ezik üzgün.
Ne uzun iki günü o bir ömür…..
26. Ocak.2010